Bitlis’te 65 yıl boyunca Ahlat taşını işleyerek birçok cami, minare, çeşme, ev yapan ve “Yaşayan İnsan Hazineleri” arasında yer alan 92 yaşındaki Tahsin Kalender, yetiştirdiği ustalarla sanatını gelecek kuşaklara aktarmayı başardı.
Bitlis‘in Ahlat ilçesinde geleneksel yöntemlerle gün yüzüne çıkarılan taşlara şekil vererek yaptığı eserler sayesinde “Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanteri”ne kaydedilen 92 yaşındaki taş ustası Tahsin Kalender, mesleğini yetiştirdiği ustalar sayesinde gelecek kuşaklara aktardı.
Henüz 17 yaşındayken taş işçiliğine başlayan, büyüklerinden öğrendiği mesleği 65 yıl sürdüren Kalender, bu sürede “doğal tuğla” olarak nitelendirdiği Ahlat taşını elleriyle şekillendirerek, birçok kümbet, cami, minare, çeşme, şadırvan ve ev inşa etti.
Meslek hayatı boyunca birçok usta yetiştirerek sanatının gelecek nesillere de aktarılmasını sağlayan Tahsin Kalender, özverili çalışmaları dolayısıyla “UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi” kapsamında 2012 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünce hazırlanan “Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri“ne kaydedildi.
Yıllarca erken saatlerde inşaatlara giderek taşlara şekil veren Kalender, 1974 yılında Ahlat Müftülüğünce kendisine yaptırılan ve her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ağırlayan Abdurrahman Gazi Türbesi ile diğer camileri ziyaret ederek, eski günlerini yad ediyor.
“En önemli eserim Abdurrahman Gazi Türbesi”
Erkizan Mahallesi’ndeki evinde 88 yaşındaki eşiyle yaşamını sürdüren ve yaşlılık nedeniyle artık mesleğini icra edemeyen Tahsin Kalender, AA muhabirine, askere gitmeden önce başladığı taş işçiliğini 65 yıl boyunca sürdürdüğünü söyledi.
İlçedeki yüzlerce eser ve evde emeğinin olduğunu anlatan Kalender, şöyle konuştu:
“Ahlat taşı doğal tuğla gibidir. Yazları serin, kışları sıcak tutuyor. O zaman fabrika olmadığı için her şeyi kendi imkanlarımızla yapıyorduk. İlçede köprüler, camiler, çeşmeler, evler, minareler inşa ettim. En önemli eserim, ilçedeki Abdurrahman Gazi Türbesi. Tamamını Ahlat taşından yaptım. İlçede çok sayıda türbe ve kümbet var. Onlardan Selçuklu dönemine ait motiflerden örnekler alarak, Abdurrahman Gazi Türbesi’ne işledim.”
“Birçok usta yetiştirdim”
İnşaatta birlikte çalıştığı birçok arkadaşına taş ustalığını öğrettiğini, onlar sayesinde mesleğin devam ettiğini dile getiren Tahsin Kalender, teknolojinin gelişmesiyle birlikte el işçiliğinde azalmanın olduğunu ifade etti.
İlçedeki bütün eserlerin usta ellerin yaptığı işçilikle günümüze kadar ulaştığını belirten Kalender, şunları kaydetti:
“Taşa, bir tarafı kazma, bir tarafı da balta olan ‘kıran’ ile şekil veriyordum. Gönye ile taşın düz olup olmadığını ölçüyorduk. Havaların ısınmasıyla çalışmaya başlıyor, kar yağıncaya kadar inşaatlarda çalışıyorduk. Sabah namazını kılıp işbaşı yapardık, akşam namazında da işi bırakırdık. Mesai kavramı yoktu. Yaptığımız işi birileri beğendiğinde çok mutlu oluyorduk. 2012’de ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ envanterine kaydedildim. Bundan memnuniyet duydum. İnşaatlarda çalıştığınızda veya ne iş yaparsanız yapın, ayrıldığınızda ‘merhabanız’ baki kalsın. Önemli olan para değil, budur. İnşaatlarında çalıştığım kişiler beni gördüklerinde hürmet ediyor, saygı gösteriyor, dua ediyor. Yaptığım işleri gördüğümde kimi zaman hüzünleniyor, kimi zaman da mutlu oluyorum. Yaptığım işlerden heveslenerek 70’den fazla şiir yazdım. Şiir kitabım da yayımlandı.”
Kaynak: Kültür Bakanlığı – Anadolu Ajansı